Bugünden tam iki ay önce Cizre’de günler süren kuşatmaya karşı barış isteyenleri dayanışmaya çağırmış ve kuşatmanın derhal son bulmasını talep etmiştik. Cizre’deki sokağa çıkma yasağı, abluka ve sivillere dönük katliam ne yazık ki son olmadı. Cesedi günlerce buzdolabında bekletilmek zorunda kalan, 10 yaşındaki Cemile’nin acısı hâlâ tazeyken, bugün aynı sözleri Silvan için tekrarlıyor olmanın derin üzüntüsünü yaşıyoruz.

AKP savaş ve istikrarsızlığı kendi lehine çevirdi. 1 Kasım seçimlerinden kazanımla çıktı. Hiçbir anket firmasının öngöremediği bir şekilde seçim sonuçları AKP’nin yüzde 49’dan yüksek bir oy alması, oylarını 7 Haziran seçimlerine göre 4 milyondan fazla artırmasıyla sonuçlandı.

İki seçim arasında geçen dört ayda, siyasette en belirgin iki gelişme, çözüm sürecinin sona ermesi ve siyasal istikrarsızlıktı. Çok açık ki, her iki temel siyasal gelişme de AKP’nin elini güçlendirdi.

Ermeni halkının yüz yıllık adalet mücadelesinde tarihi bir zafer kazanıldı. Soykırımcı zihniyetin 100 yıllık inkâr, gasp, yağma politikalarının bir özeti olan Kamp Armen’i yıkma girişimi 175 gün önce durdurulmuştu. Bugün Kamp Armen’in tapusu Ermeni halkına iade edildi. Bu zafer öncelikle, yılmadan tam 175 gün boyunca kararlılıkla Kamp Armen direnişini sürdürenlerindir. Zafer Ermeni halkınındır.

Emek örgütleriyle meslek odalarının bugün Ankara’da düzenlediği emek, barış ve demokrasi mitinginde bombalar patladı.

AKP’nin çözüm sürecini rafa kaldırıp savaşı yeniden başlattığı, çatışmaların ve ölümlerin yükseldiği, HDP’nin ve Kürtlerin hedef hâline getirildiği ve saldırılara uğradığı süreç, bu tür provokasyonlara uygun zemini hazırlıyor.

Ankara Dikimevi’nde bir belediye otobüsü hızla durağa dalarak 12 kişinin ölümüne ve pek çok kişinin yaralanmasına yol açtı.

Ankara’da böyle bir kaza ilk defa olmuyor, 1994’ten beri Melih Gökçek tarafından yönetilen şehirde defalarca otobüs kazası yaşandı. Bu kazaların bazılarında aynen Dikimevi’ndeki kazada olduğu gibi otobüs durağa daldı. Ankara’da bizzat Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek tarafından uygulanan ulaşım politikaları başka bir deyişle “Gökçek tarzı neoliberalizm” tıpkı diğer kazalarda olduğu gibi 12 kişinin ölümüne yol açan kazanın da temel sorumlusudur.

7 Haziran seçimleri öncesi başkanlık için kampanya yapan Recep Tayyip Erdoğan, AKP’nin oylarının beşte birini kaybetmesiyle büyük bir yenilgi almıştı.

Bu mağlubiyeti hazmedemeyip, koalisyon görüşmelerini tıkadı ve ülkeyi erken seçime sürükledi.

Siyasal istikrarsızlığın derinleştiği koşullarda, Abdullah Öcalan'la aylardır görüşülmesini engelleyen devletin politikası olarak Kürt sorununda yeniden savaş başlatıldı.

Suriye'de Esad diktatörlüğünün ve IŞİD'in katliamlarından kaçıp Türkiye'ye sığınan, burada ise AKP hükümetinin ırkçılık, yoksulluk ve sefalete mahkûm ettiği mülteciler, insanca bir yaşam için ölümü göze alarak Avrupa'ya kaçmaya çalışıyor.

Ege'yi botlarla geçmeye çalışan 34 Suriyeli dün Didim açıklarında, 24 kişi bugün Datça açıklarında can verdi.

Bugün Edirne'de "Sınırlar açılsın" eylemi yapmak isteyen mülteciler polis tarafından engelleniyor. Edirne'ye giden yollarda polis ve jandarma tarafından ablukaya alınan Suriyeliler, zorla İstanbul'a geri döndürülmek isteniyor. Birçoğu devlet güçleri tarafından darp ediliyor. Polis, otogardan sınır kapısına yürüyüşe izin vermiyor.

AKP'nin çözüm sürecini durdurarak savaşı yeniden başlatması sonucu çatışmalar ve ölümler tırmanırken, Cizre'de devlet güçleri sivilleri vurarak, seçilmiş HDP'li milletvekillerini ve bakanları ilçeye sokmayarak katliam ve baskı geleneğinin devam ettiğini gösterdiler.

Kürt sorununda bir asırdır denenmiş, başarılı olamamış, son 30 yılda 50 bin kişinin ölümüne mal olarak iflas etmiş politikalar, bir kez daha "çözüm" olarak ortaya koyuluyor.

Milliyetçi ve ırkçı grupların günlerdir sokaklarda estirdiği terör sonucunda HDP büroları yüzlerce yerde saldırıya uğradı. TBMM'deki üçüncü büyük partinin genel merkezi yakılmak istendi.

AKP'nin savaş politikaları, hem çözüm umudunun rafa kaldırılması ve Kürdistan'ın birçok yerinde sivillerin devlet tarafından öldürülmesiyle hem de Batı'da gerek HDP'nin gerek tüm Kürtlerin bir kez daha ırkçı saldırılarla karşı karşıya kalmasıyla sonuçlandı.

Saldırılara uygun zemini hazırlayanlardan Tayyip Erdoğan "sağduyu" çağrısı yaptı, Davutoğlu ise "kamu düzeninin bozulmasının kabul edilemeyeceğini" söyledi.

The Revolutionary Socialist Workers Party have produced a statement regarding the continuing clashes, the increasing deaths and the attacks in the east aimed at the Kurds.

The statement says:

Every day the grave consequences of the imposed deadlock and war that is rejected by the majority of people and which has been attempted by the state for decades and hasn't worked, are increasing.

The price for the war, that Erdoğan started, was fanned by Bahçeli and supported by the CHP, is being paid with the lives of the children of Turkish and Kurdish workers.

While east of the Euphrates civilians are being slaughtered in this dirty war, in the west, construction workers and seasonal agricultural workers are coming under attack.

On yıllar boyunca devlet tarafından denenmiş, başarısız olmuş, iflası kabul edilmiş, halkın çoğunluğunun reddettiği savaşın ve çözümsüzlüğün dayatılmasının vahim sonuçları her geçen gün artıyor.

Erdoğan’ın başlattığı, Bahçeli’nin körüklediği, CHP’nin destek verdiği bu savaşın faturasını Türk ve Kürt emekçilerinin çocukları hayatlarıyla ödüyor.

Fırat'ın doğusunda siviller bu kirli savaşta katledilirken, batısında inşaatlarda, tarlalarda çalışan mevsimlik işçiler saldırıya uğruyor.

Türkiye hükümeti, İncirlik Üssü'nün kullanıma açılması ve Kandil'de PKK'nin bombalanmasına yönelik ABD ile vardığı uzlaşmanın sonucunda, IŞİD karşıtı emperyalist koalisyona katılarak Suriye'yi bombalamaya başladı.

Bu anlaşma dahilinde ABD ile AKP'nin ortak hareket ederek, o bölgedeki kimi gruplara havadan destek vererek, Suriye'nin kuzeyinde "IŞİD'den arındırılmış bölge" oluşturmaya çalışacakları biliniyor.

Biz, Türkiyeli ve Suriyeli sosyalistler olarak; ister IŞİD'e, ister Esad'a, ister PKK'ye karşı olduğu iddia edilsin, Suriye'ye tüm dış güçlerin askeri ve siyasi müdahalelerini reddediyoruz.

SON SAYI