Deniz Güngören - Gerek geleneksel faşist partilerin güç kazanması, gerek yeni ırkçı sağ parti ve hareketlerin popülerleşmesi ile damgalanan günümüzde, bu tür siyasetlerin tartışmasız biçimde öncelikli nefret nesnesi olan göçmenlerle dayanışmayı ve bu dayanışmayı hak talepleri etrafında siyasileştirmeyi, içinde bulunduğumuz dönemin en önemli politik ihtiyacı olarak görüyoruz. Hepimiz Göçmeniz: Irkçılığa Hayır kampanyası bu amaçla kuruldu.

Jonathan Neale - iklim değişikliği bilim insanlarının öngördüğünden çok daha hızlı ilerliyor. İşler şu anda hayatta olanlarımızın ömrü içinde çok kötüye gidecek. Bunun ne kadar kötü olacağını ya da hangi hızda gerçekleşeceğini bilmiyoruz ve bilemeyiz.

John Molyneux - Marksist emperyalizm analizi, yaklaşık yüz yıl önce başta Luxemburg, Buharin ve Lenin olmak üzere bir dizi önemli marksist tarafından, tartışma ve işbirliğinin bir arada yürüdüğü bir süreç sonucunda geliştirildi. Bu analiz, kapitalist gelişmenin mantığının, sistemin yeni bir uluslararası emperyalist aşamaya ulaşmasına yol açtığını öne sürüyordu.

Ozan Tekin - Venezuela’da sağcı muhalefetin lideri Juan Guaidó’nun kendini devlet başkanı ilan etmesiyle başlayan süreçte, solda meseleyi başta bir “demokrasi sorunu” olarak ele alma eğilimi baş göstermişti. Maduro hükümetinin ekonomideki başarısızlıklarının yanına Kurucu Meclis’i kapatma gibi hamlelerin eklenmesi, bu yöndeki argümanları popülerleştirdi...

Şenol Karakaş - Kasım 1918’de, Almanya’ya yepyeni bir ruh egemendi. Devrim patlamıştı, sokaklar “sıradan insanlar” tarafından ele geçirilmiş, burjuvazi neredeyse kaybolmuştu. Chris Harman, Kaybedilmiş Devrim kitabında, dönemin tanıklarından yaptığı alıntılarla, bu ruh halini şöyle özetliyor: “Şık giysileri içinde beyler ya da hali vakti yerinde zarif giysili hanımlar, sokağa çıkma cesareti gösteremiyorlardı. Sanki yer yarılmış ve burjuvazi bir anda ortadan kaybolmuştu. Ortalıkta dolaşan yalnızca işçiler, yani ücretli kölelerdi. Ama bu kez, silahlanmış durumdaydılar.”

Ian Angus - Rosa Luxemburg’un dillendirdiği “Ya sosyalizm ya barbarlık” sloganı Birinci Dünya Savaşı sırasında ve onu izleyen Alman Devrimi’nde büyük bir etki yarattı ve o zamandan beri pek çok sosyalist tarafından benimsendi.

Erkeklerin yazdığı tarih kadınları silikleştirdi, görünmez kıldı. Kadın hareketinin tüm dünyada yükselişe geçmesiyle, tarihte kadının rolünü yeniden keşfetmeye başlayabildik, silikleşen kadın siluetleri berraklaşır oldu.

Volkan Akyıldırım - Hugo Chavez’i 2002’de devirmek isteyen darbecileri, Caracas’ın gecekondularından çıkan yüz binlerce işçi ve yoksul yenmişti. On yedi yıl sonra başlatılan ABD destekli darbe girişimi, beş aydır devam ediyor. Darbeciler Maduro ve Venezuela Birleşik Sosyalist Partisi (PSUV) hükümetini deviremeseler de pazarlık masasına oturttular.

Şenol Karakaş - Karl Marx ve Friedrich Engesl tarafından kaleme alınmasının üzerinden 171 yıl geçmesine rağmen, neden bazılarımız Komünist Manifesto’nun güncelliğini koruduğunu düşünebiliyor? Kestirmeden gidip “Aradan bu kadar sene geçmiş, bir parti bildirgesinin güncelliği mi kalır?” demek çok daha kolayken, nedir bu Manifesto ısrarımızın altında yatan güdü? Sadece Manifesto’nun değil, bu kitapçığın gücüne vurgu yaptığı, tarihe sistematik bir şekilde bu kitap aracılığıyla “Ben varım!” diye seslenen işçi sınıfının gücünün kaybolduğu, sanayinin örgütlenmesinin bütünüyle değiştiği iddiaları yeniden entelektüel ortamı kaplamışken, bu küçük broşürün önemi ne olabilir ki?

Küresel ekonomik durgunluk, Almanya’da Nazi iktidarı, Fransa’da ve İspanya’da işçi devrimleri ve antifaşist mücadele, SSCB’de Moskova Duruşmaları ve yaklaşmakta olan İkinci Dünya Savaşı… Kapitalizmin bugüne kadar var olması başta olmak üzere, birçok sonuca neden olan altüst oluşların yılı…

SON SAYI