Bugün gelen çatışma ve ölüm haberleri, çözüm yönündeki iradenin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösterdi. 'Ölüm değil, çözüm' isteyenler, tek bir damla kanın akmasına karşı olanlar, barış için güçlerini birleştirmeli.

Ama unutmayalım, barış, Kürt halkının gasp edilen haklarının tanınması, BDP'lilerin "KCK davası" adı altında tutuklanmasına son verilmesi, anadilini kullanmanın önündeki engellerin kaldırılması demektir. Barış, Kürt halkının özgürlük taleplerinin karşılanması demektir. Barış, Kürtlere karşı şantaj politikalarından vazgeçilmesi demektir. Gerilla ya da asker tek bir gencin bile ölmesini istemiyorsak eğer, sorunun siyasi, çözümün de siyasi olduğunu düşünüyorsak eğer, Kürt sorununun çözümünü özgürce konuşabileceğimiz bir politik iklime ihtiyacımız var. Barışın sesini yükseltelim. Ölüm değil çözüm!

Şenol Karakaş

DSİP Eşsözcüsü

(19 Haziran 2012)

Urfa E Tipi Cezaevi’nde dün akşam çıkan yangın sonucu 13 kişi hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı.

Devlet yetkilileri yangının “mahkûmlar arasındaki bir kavga” sonucu çıktığını söylüyor. Aynı cezaevinde tutulan BDP’li vekil İbrahim Binici ise kötü koşullara karşı isyan başladığını, kendisinin bu uyarıyı 6 ay öncesinden yaptığını ifade ediyor.

Her iki durumda da, ölümlerin sorumlusu devlettir.

Tayyip Erdoğan partisinin grup toplantısında, CHP ile mutabakat sağladıkları takdirde diğer partilerin tutumunun önemli olmadığını da söyledi.

Evet! MHP’nin tutumunun bir önemi yok! MHP, Kürt sorununun derinleşmesini, savaşın sürmesini, Kürt halkının varlığının tanınmamasını isteyen bir parti. Kürt sorununda MHP ile görüşülecek hiçbir şey yok. 1990’lı yıllar boyunca akıtılan kanın hesabının sorulması dışında.

Sorun Kürt halkının haklarının tartışılması ve Kürt sorununun çözümü olduğunda BDP’nin tutumu sadece önemli değil, belirleyicidir.

Başbakan'ın ve AKP'li vekillerin kürtaj hakkını gaspetmeye yönelik açıklamaları, sokakta büyük tepki ile karşılandı.

Hükümet sözcülerinin biririyle yarışırcasına, art arda yaptıkları, kadın haklarına saldıran, tecavüzü meşrulaştıran ve binlerce kadının ölümünün önünü açacak olan açıklamalara ve kürtaj yasağına evrilmesi planlanan çalışmalara gösterilen bu tepki gitgide artıyor.

Geçtiğimiz hafta boyunca pek çok merkezde düzenlenen geniş katılımlı eylem ve yürüyüşler, kürtaj yasağına karşı başlatılan kampanyalar, binlerce insanın imzasını verdiği imza kampanyaları, kısacası kadın erkek herkesin birlikte sürdürdüğü bir mücadele devam ediyor.

AKP ile CHP arasında Kürt sorununun çözümü amacıyla gerçekleştirilen görüşmenin sonuçları, görüşme öncesinde kamuoyunda estirilen olumlu havanın gerisinde kaldı. İki taraf da "Bizim için Kürt sorunu yoktur" diyen MHP'yi çözüme ikna etmek gerektiğini söyleyerek aslında çözüme dair bir projeleri olmadığını açığa çıkardı.

Üstelik, bu görüşme yapıldığı sırada Yüksekova'da bir PKK gerillasının cenazesine polis saldırdı, 17 yaşında bir genç bu saldırı sonucunda hayatını kaybetti. Aynı gün 90 tıp öğrencisi "KCK" operasyonları kapsamında gözaltına alındı. Bu sabah yeni bir "KCK" operasyonu ile Van'daki BDP'li 6 belediye başkanı daha gözaltına alındı.

Ölümlere, operasyonlara son! Türkiye devletinin Kürt ulusal kimliğini inkâr etmesi sebebiyle başlayan bu savaş artık bitmelidir.

Eşitlik ve Demokrasi Partisi'nin (EDP) 2-3 Haziran'da Ankara'da gerçekleşen 1. Olağan Kongresi'ne Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) Genel Başkanı Doğan Tarkan bir mesaj yolladı. DSİP'in EDP'yi statükoya, darbecilere ve AKP'nin yeni liberal siyasetlerine karşı olan özgürlükçü solun bir parçası olarak gördüğünün belirtildiği mesaj, Kongre katılımcılarından yoğun alkış aldı.

Türk Hava Yolları (THY) çalışanları; "Biz insanca ücret yanında; sağlığımız, sosyal hayatımız, ailemiz, çocuğumuz, yaşam kalitemiz, yorgun uçmama, kazanılmış haklar, uçuş emniyetimiz, sıfır kaza, yolcularımız, tüketici hakları, denetimli bir havacılık için mücadele ediyoruz!" diyerek iş yavaşlatma eylemine başladılar.

Başbakan'ın kürtaj hakkına karşı yaptığı konuşma bir kampanyaya dönüştü. AKP'li vekiller dört bir ağızdan kürtajın yasaklanması gerektiğini söylemeye başladılar. Ne cinayet ne de insanlık suçu, kürtaj bir haktır!

Yunan polisine bu cüreti, krizin faturasını emekçilere çıkartmaya çalıştıkları gibi ırkçılığı yayan Yeni Demokrasi Partisi ve PASOK’un politikaları vermiştir.

Yunanistan'da büyümekte olan sol blok ve partilerin bütününün yükselen neonazi tehlikesine karşı birleşik bir cephe kurması, Altın Şafak'ın göçmenlere ve sola yönelik şiddetini engelleyecektir.

Yunanistan işçi sınıfı ve sosyalistlerinin, SEK’in bürosuna saldırmaya kalkan faşistlere geçit vermeyeceği açıktır.

Polis ve faşist terörü, antikapitalist solun yükselişini durduramaz.

Irkçılar ezilecek, devrimciler kazanacak!

Devrimci Sosyalist İşçi Partisi

25.05.2012

 

In solidarity with SEK

We condemn the attempt by the police and the fascists to storm the headquarters of the Socialist Workers Party (SEK) in Greece.

It is the policies of New Democracy and PASOK, who have been attempting to make workers pay for the crisis and spreading racist filth as part of that attempt, which encourage the Greek police in their aggression.

A united front of the growing left parties and blocs against the neo-nazi threat in Greece would stop the Golden Dawn's attacks on immigrants and the left.

It is clear that Greek workers and socialists will not let the fascist gangs who attacked SEK's office go unchallenged.

Police and fascist violence cannot stop the rise of the anticapitalist left.

The racists will be smashed, the revolutionaries will win!

Revolutionary Socialist Workers Party of Turkey

25.05.2012

Yunanistan’da, Sosyalist İşçi Partisi’nin (SEK) merkez bürosunun polis ve faşistler tarafından basılmaya kalkışılmasını kınıyoruz.

AKP hükümeti sürekli olarak Türkiye ekonimisinin büyüdüğünü ve geliştiğini söylüyor, bununla övünüyor.

Ancak sömürüye dayalı ekonomik büyüme, emekçi sınıfların gelirlerine yansımıyor. Dünyanın en büyük 22 ekonomisinde yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye, sosyal eşitsizliklerin en fazla olduğu 4 ülkeden birisi konumunda.

Koç Holding 2011 yılında kârlarını %22 arttırırken asgari ücretin hâlâ açlık sınırının altında olduğu Türkiye'de, enflasyon 2012 Nisan'ında son 3.5 yılın en yüksek seviyesine (%11) ulaştı. Doğalgaza ve elektriğe %10'un üzerinde oranlarda zam yapıldı.

Tarihi davanın 4. duruşması Ankara’da gerçekleşti. İlk davada mahkeme önünde 1000 darbe karşıtı varken, geçen hafta sadece 100 kişi vardı.

Yüzlerce insanı katleden, on binlerce insanı zindanlarda çürüten, yüz binlerce insanı işkenceden geçiren solu ve işçi sınıfını mahveden 12 Eylül darbecilerinin yargılamasının sessizce geçiştirilmesine izin vermemeliyiz.

SON SAYI