Polis, AKP hükümetinin talimatıyla, Gezi Parkı'nın yıkımına direnen aktivistlere acımasızca saldırıyor. Parkta nöbet tutanların, parkın karşısında basın açıklaması yapmak isteyenlerin, Taksim'de polis şiddetini protesto edenlerin demokratik hakları ellerinden alınıyor. Son iki gündür sabah saatlerinde barışçıl gösterilere karşı gerçekleştirilen operasyonlardaki devlet terörü, onlarca kişinin yaralanmasına neden oldu. Yaralılar arasında yoğun bakımda olanlar bulunuyor.

Polis eliyle yarattığı şiddet ortamı sebebiyle hükümeti kınıyor, Gezi Parkı'nı ve kent merkezindeki yaşam alanlarını savunan herkesle dayanışmamızı ifade ediyoruz.

Çeçen-İçkerya Cumhuriyeti'nin fahri konsolosluğunu yapan Medet Ünlü kalleşçe bir suikastla katledildi.

Rusya'nın devlet terörüne karşı özgürlük için mücadele eden Çeçenler Türkiye'de infaz edilmektedir.

Diktatör Putin'i Türkiye'de ağırlayan AKP hükümeti, Çeçen direnişçilerin can güvenliğini sağlamıyor.

Reyhanlı'da gerçekleşen bombalı saldırıda 46 kişi öldü, aralarında ağır yaralıların da olduğu 100'den fazla kişi yaralandı.

Acımız büyük.

Saldırının failleri derhal yakalanmalı ve saldırının kimler tarafından planlandığı açıklanmalı.

Bir saldırı planı olduğu günlerce konuşulmasına rağmen halkın güvenliğini sağlayamayan hükümet hesap vermeli.

1 Mayıs'a İstanbul'da polis şiddeti damga vurdu. Polis, Beşiktaş ve Şişli'de buluşan kortejlere daha yürüyüşe geçmeden gaz bombalarıyla saldırdı.

2013 1 Mayıs'ının örgütlenmesi en başından garipti. Siyaset, 1 Mayıs talepleri, döneme uygun sloganlar konuşulmadı. Sendikalar aylar öncesinden şu ya da bu meydanda 1 Mayıs kutlanacak diye bir kampanya yapmadı. Özellikle dört aydır devam eden barış ve çözüm sürecinin ruhuna uygun bir 1 Mayıs çağrısı yapılmadı. 1 Mayıs, yine alan tartışmalarına kilitlendi. Kürt halkının haklarını kazanacağı, kemalizmin yapı taşlarının sökülmeye başladığı bir dönemin 1 Mayıs hazırlığının alan tartışmasına kilitlenmesi, hangi alanda olursa olsun, ister yasal ister izinsiz olsun, katılımı, coşkuyu düşüren temel problem oldu.

Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) İstanbul İl Örgütü, barış, çözüm ve özgürlük için, "Çözüme Evet" diyerek işçi sınıfının uluslararası birlik ve dayanışma günü olan 1 Mayıs'ta Taksim'de olacak. DSİP üyeleri saat 09:00'da Şişli Camii önünde buluşarak Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ile birlikte gösteriye katılacak.

DSİP örgütleri diğer tüm şehirlerde Çözüme Evet Koalisyonu'yla birlikte 1 Mayıs gösterilerine katılacaklar.

"Hiçbir sosyalist, hiçbir aklı başında insan, savaşa dönülmesini istemez... Biz de elbette sosyalist olarak AKP'ye karşıyız; pek çok politikalarını desteklemiyoruz ama barış ve çözüm sürecini destekliyoruz." DSİP Genel Başkanı Doğan Tarkan, yaklaşan 1 Mayıs öncesi Rusya'nın Sesi radyosuna (RS FM) Kürt sorununa demokratik çözüm ve barış sürecini değerlendirdi:

1915 Ermeni Soykırımı kurbanlarını anıyoruz.

1,5 milyon Ermeni yurttaşın yurtlarından zorla sürülmesinin ve katledilmesinin üzerinden 98 yıl geçti.

Türkiye Cumhuriyeti devleti soykırımı hâlâ inkâr ediyor.

İnkâr sürdükçe soykırım sürüyor.

Kürt halk önderi Abdullah Öcalan, Amed Newroz'una yolladığı mektupta "silahlı direnişten demokratik siyaset sürecine kapı açılıyor" ve "silahlı unsurlar sınır ötesine çekilsin" diyerek Türkiye tarihinde yeni bir dönemi başlattı.

Devrimci Sosyalist İşçi Partisi dün olduğu gibi bugün de bütün gücü ve olanakları ile bu yeni mücadele alanında Kürt özgürlük hareketinin yanında yer alacaktır. Kürt halkının mücadele içinde kazandığı kimliği ve özbenliğinin artık yasalarda da tanınması için mücadele edecektir.

Tarihsel bir dönemecin eşiğindeyiz.

Devlet ve Öcalan arasında sürdürülen barış müzakereleri, marjinal kesimler dışında bütün toplumun onayını alıyor.

Türkiye'nin önünde Kürt sorununu kalıcı bir çözüme kavuşturarak yepyeni bir geleceğin kapılarını açma fırsatı bulunuyor.

Çözüm, 90 yıllık inkâr, imha ve zorla asimilasyon politikalarının, Kemalist Türk milliyetçiliğinin, militarist vesayet rejiminin resmi sonu olacak.

Müzakere edilen Türkiye'nin geleceğidir.

DSİP Eş Sözcüsü Şenol Karakaş, Hrant Dink cinayeti davasında yargılanması gereken Muammer Güler’in İçişleri Bakanı yapılmasını “Toplumun vicdanına aykırı, tehlikeli bir gelişme” olarak değerlendirdi:

"Hrant Dink cinayetine karışan tüm kamu görevlileri, AKP tarafından ödüllendirilerek devletin en tepesine taşındı. Bunların başında gelen bir isim, Hrant Dink’i korumayan ve katledilmesine zemin hazırlayan eski İstanbul Valisi Muammer Güler’in İçişleri Bakanlığı gibi kritik önemde bir koltuğa oturması tehlikeli bir gelişmedir.

CHP milletvekili Birgül Ayman Güler, TBMM Genel Kurul’unda şöyle dedi: “Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit, eş değerde gördüremezsiniz (...) Bundan sonra biz savunmadayız, bundan sonra meşru müdafaa hakkı için saldırıdayız.” Gördüğü tepkiler üzerine meclis koridorlarında gazetecilere yaptığı açıklamada ise “Ben CHP'nin Parti Programında yazan şeyleri söylüyorum” diye ekledi. "Sözlerim yanlış anlaşıldı diyor musunuz?" sorusuna da Güler, "Hayır söylediğim sözü çok uzun süredir söylüyorum, yazıyorum" dedi.

Hemen anlaşılacağı gibi Birgül Ayman Güler Türk ırkçısıdır.

SON SAYI