16 Haziran akşamı İstanbul, Ankara ve Türkiye'nin birçok ilinde Gezi Parkı direnişine karşı uygulanan devlet terörü halk tarafından protesto edilirken, Tuzluçayır'da ırkçı bir saldırı gerçekleşti.

Barış ve Demokrasi Partisi Mamak İlçe Örgütü, Gezi Parkı direnişçilerine yönelik polis saldırısını protesto ettiğini söyleyen kitle tarafından saldırıya uğradı.

TGB ve İP, CHP ve MHP üyelerinin aktif olarak rol aldığı ırkçı saldırı ile Ankara'daki Gezi Parkı protestoları ağır bir yara aldı.

Başbakan Erdoğan, Ankara'da yapılan AKP mitinginde, Gezi Parkı'ndaki eylemcileri tehdit etti. 'Eylemler sona ermezse güvenlik güçleri sona erdirmesini bilir' dedi. Birkaç saat sonra İstanbul polisi, Gezi Parkı'ndaki eylemcilere en sert müdahalesini gerçekleştirdi.

TOMA'lar, gaz bombaları, basınçlı suyla beraber Gezi Parkı'nı, İsrail ordusunun Gazze'ye saldırısı gibi bir şiddet uygulayarak bastı.

Şu anda gözaltılar var, yaralılar var. Polis çadırları söküyor. Bir araya gelen en küçük kalabalıklara bile gaz bombasıyla saldırıyor.

Devrimci Sosyalist İşçi Partisi'nin (DSİP) Gezi Parkı'nda dağıttığı ikinci bildiri:

Gezi Parkı'nı savunmak, polis terörünü durdurmak, hayatımıza müdahale eden ve baskı uygulayan Erdoğan ile AKP'yi yenmek için günledir direniyoruz.

Öfke ve umut doluyuz. Hep birlikte dünyayı değiştiriyoruz.

Tayyip'in iddia ettiği gibi bu direniş, bir ya da birkaç siyasi partinin değil halkın direnişidir.

Gezi direnişi, baskı altında yaşamak istemeyen liseli, üniversiteli ve işçi gençlerin isyanıdır.

Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) tarafından Gezi Parkı'ndaki direnişte dağıtılan bildiri:

AKP hükümeti, parkımızın kentsel dönüşüme kurban edilmemesi için nöbet bekleyen insanlara gözü dönmüşcesine saldırdı.

Ağaçları kesip, parkı AVM ve kışlaya çevirmeyi dayattı. Bu dayatmaya karşı çıkan, ağaçların, parkın yaşam hakkını savunanlara karşı binlerce gaz bombası atarak sürdürdü.

Ama atılan gaz bombalarından korkmadık.

Gezi Parkı direnişi 5 gün sürdü. 5 gün önce ağaçları korumak için parkta oturma eylemi başlatanlara polis hunharca saldırdı ve bugün hükümetin yenilgisi ile biten süreç başladı. Direniş giderek Gezi Parkı'ndaki ağaçların kesilip kesilmemesinden çıkarak polisin şiddetine karşı bir harekete dönüştü.

Gezi Parkı direnişini hiçbir siyasi örgüt düzenlemedi, aylardır süren bir sessiz direnişin sonucunda eylem başladı ve hızla büyüdü. Bütün büyük eylemler böyle başlar ve sürer.

Gezi Parkı direnişine çeşitli güçler müdahale etti. Bunlardan birisi de ulusalcılardı. Zaman zaman 10. Yıl Marşı söylendi, "Mustafa Kemal'in askerleriyiz" sloganı atıldı. Kimileri bu direnişi barış ve çözüm sürecini karalamak için kullandı. Kimileri hareketin içinde Kemalistler de var diye hareketi karalamaya çalıştı, ama hareket bütün bu müdahaleleri aştı ve kazandı.

Gezi Parkı direnişi, AKP hükümeti için ilk büyük yenilgidir. Hükümet, halkın mücadele gücünü küçümsedi ve polisin bütün şiddetine rağmen yenildi.

Polis, AKP hükümetinin talimatıyla, Gezi Parkı'nın yıkımına direnen aktivistlere acımasızca saldırıyor. Parkta nöbet tutanların, parkın karşısında basın açıklaması yapmak isteyenlerin, Taksim'de polis şiddetini protesto edenlerin demokratik hakları ellerinden alınıyor. Son iki gündür sabah saatlerinde barışçıl gösterilere karşı gerçekleştirilen operasyonlardaki devlet terörü, onlarca kişinin yaralanmasına neden oldu. Yaralılar arasında yoğun bakımda olanlar bulunuyor.

Polis eliyle yarattığı şiddet ortamı sebebiyle hükümeti kınıyor, Gezi Parkı'nı ve kent merkezindeki yaşam alanlarını savunan herkesle dayanışmamızı ifade ediyoruz.

Çeçen-İçkerya Cumhuriyeti'nin fahri konsolosluğunu yapan Medet Ünlü kalleşçe bir suikastla katledildi.

Rusya'nın devlet terörüne karşı özgürlük için mücadele eden Çeçenler Türkiye'de infaz edilmektedir.

Diktatör Putin'i Türkiye'de ağırlayan AKP hükümeti, Çeçen direnişçilerin can güvenliğini sağlamıyor.

Reyhanlı'da gerçekleşen bombalı saldırıda 46 kişi öldü, aralarında ağır yaralıların da olduğu 100'den fazla kişi yaralandı.

Acımız büyük.

Saldırının failleri derhal yakalanmalı ve saldırının kimler tarafından planlandığı açıklanmalı.

Bir saldırı planı olduğu günlerce konuşulmasına rağmen halkın güvenliğini sağlayamayan hükümet hesap vermeli.

1 Mayıs'a İstanbul'da polis şiddeti damga vurdu. Polis, Beşiktaş ve Şişli'de buluşan kortejlere daha yürüyüşe geçmeden gaz bombalarıyla saldırdı.

2013 1 Mayıs'ının örgütlenmesi en başından garipti. Siyaset, 1 Mayıs talepleri, döneme uygun sloganlar konuşulmadı. Sendikalar aylar öncesinden şu ya da bu meydanda 1 Mayıs kutlanacak diye bir kampanya yapmadı. Özellikle dört aydır devam eden barış ve çözüm sürecinin ruhuna uygun bir 1 Mayıs çağrısı yapılmadı. 1 Mayıs, yine alan tartışmalarına kilitlendi. Kürt halkının haklarını kazanacağı, kemalizmin yapı taşlarının sökülmeye başladığı bir dönemin 1 Mayıs hazırlığının alan tartışmasına kilitlenmesi, hangi alanda olursa olsun, ister yasal ister izinsiz olsun, katılımı, coşkuyu düşüren temel problem oldu.

Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) İstanbul İl Örgütü, barış, çözüm ve özgürlük için, "Çözüme Evet" diyerek işçi sınıfının uluslararası birlik ve dayanışma günü olan 1 Mayıs'ta Taksim'de olacak. DSİP üyeleri saat 09:00'da Şişli Camii önünde buluşarak Halkların Demokratik Kongresi (HDK) ile birlikte gösteriye katılacak.

DSİP örgütleri diğer tüm şehirlerde Çözüme Evet Koalisyonu'yla birlikte 1 Mayıs gösterilerine katılacaklar.

"Hiçbir sosyalist, hiçbir aklı başında insan, savaşa dönülmesini istemez... Biz de elbette sosyalist olarak AKP'ye karşıyız; pek çok politikalarını desteklemiyoruz ama barış ve çözüm sürecini destekliyoruz." DSİP Genel Başkanı Doğan Tarkan, yaklaşan 1 Mayıs öncesi Rusya'nın Sesi radyosuna (RS FM) Kürt sorununa demokratik çözüm ve barış sürecini değerlendirdi:

1915 Ermeni Soykırımı kurbanlarını anıyoruz.

1,5 milyon Ermeni yurttaşın yurtlarından zorla sürülmesinin ve katledilmesinin üzerinden 98 yıl geçti.

Türkiye Cumhuriyeti devleti soykırımı hâlâ inkâr ediyor.

İnkâr sürdükçe soykırım sürüyor.

SON SAYI