Çevre Günü'nde "Dünyamız satılık değil" demek için sokaktaydık

KÜRESEL EYLEM GRUBU
Tipografi
  • Daha Küçük Küçük Orta Büyük Daha Büyük
  • Varsayılan Helvetica Segoe Georgia Times

Dünya Çevre Günü'nden bir gün önce Taksim'de buluşan Küresel Eylem Grubu aktivistleri, gezegeni ve tüm canlı yaşamını yok edecek ekolojik ve sosyal yıkıma karşı seslerini yükselttiler. DSİP üyelerinin de katıldığı eylemde, doğanın ve insanın sömürülmediği, savaşın ve şiddetin olmadığı; suyun, temiz havanın ve toprağın tüm canlıların ortak zenginliği olduğu bir dünyanın yaratılması için gökyüzüne dilek fenerleri bırakıldı.

"Şirketleri değil gezegeni kurtar", "Nükleer santral istemiyoruz" ve "Başka bir dünya mümkün" sloganları atan aktivistler adına basın açıklamasını KEG sözcüsü Nuran Yüce okudu. Eylem sonrasında ise dilek fenerlerini yakarak gökyüzüne bırakarak, ekolojik ve sosyal yıkıma karşı mücadele edenlerin zaferinin yaşanmasını dilediler.

Nuran Yüce'nin okuduğu basın açıklaması şöyleydi:

Dünyamız satılık değil!

Değerli basın mensupları,

Yarın Dünya Çevre Günü. Yarın devlet yetkililerinin birbirleriyle yarışan demeçlerini duyacağız; dünya çevre gününün anlam ve önemine ilişkin. Diyecekler ki, "Bu dünyayı çocuklarımızdan ödünç aldık, onun için korumamız gerekir." Diyecekler ki, "hava, su, toprak en önemli hazinemiz, tüm bu varlıkları koruyalım." Ve bütün bu söylediklerinde samimi olduklarını, tüm güçleri ile bu uğurda uğraş verdiklerine inanmamızı isteyecekler. Oysa söylediklerinin her biri koca bir yalan olacak.

Nükleer santrallar, termik santrallar, madenler, barajlar, fosil yakıt sektörü, HES'ler, yok edilen ormanlar, büyüyen kentler ve çılgın projelerin her biri yaşadığımız gezegeni, kader ortağımız olan canlıları ve insanlığı tehdit ediyor.

Bu çevre gününde ekolojik yıkımların listesi artık eskisinden de kabarık. Topyekûn bir ekolojik yıkımın içerisinde giriyoruz dünya çevre gününe.

Ekonomik büyüme, kalkınma, rekabet ve tüketimi sürekli körükleyen bu sistem, doğal varlıkların ölçüsüz kullanımıyla dünyamızın doğal sınırlarının çoktan aşılmasına neden oldu. Hava, su, toprak, orman, bütün doğal varlıklar yerine tekrar konabilmesi için gerekli olan süreden %30 oranında daha hızlı bir biçimde tüketilmekte. Eğer bundan sonra da şu ana kadar olduğu gibi devam edilirse, 2035 yılında bütün insanlara gereken besin, enerji ve yaşam alanı sağlamak için bunun gibi bir dünya daha gerekecek. Canlı yaşamı için bilim insanlarının son güvenli sınır olarak belirttikleri atmosferde milyonda 350 parçacık olması gereken karbondioksit seviyesi, azalmak bir yana hızla artmakta. Kuzey kutbunda karbondioksit miktarının milyonda 400 parçacığa ulaştığı haberleri geldi. Alaska, Grönland, Norveç, İzlanda ve Moğolistan'da seviye 400'ü aştı. İklim değişikliğinin yarattığı; sıcak hava dalgaları, sel ve kasırgalar, eriyen buzullar, süresi ve sayısı artan orman yangınları, kuruyan nehirler, susuzluk, yok olan tarım alanları, türleri yok olan canlılar her geçen gün artmakta. Gezegenimizi tümden yok edecek kırılma noktasına hızla yaklaşıyoruz.

Değerli basın mensupları,

Çevresel sorunlar aynı zamanda sosyal, ekonomik sorunlar demektir. Çevresel sorunlar aynı zamanda demokrasi ve insan hakları sorunu demektir.

Ekonomik büyüme ve kalkınma sayesinde insanları yokluktan, yoksulluktan ve adaletsizlikten kurtulacaklarını iddia edenlerin yaptıkları tek şey, şirketlerin kârlarına kâr katmak oldu. Var olan yoksulluk ve adaletsizlik ise yaygınlaşmakta ve derinleşmektedir.

Bugün Allioni, Yuvarlakçay, Hasankeyf, Akkuyu, Sinop, İğneada, Aliağa, Senoz, Alakır, İkizdere, Gerze'de ve daha çok ismini sayabileceğimiz ekolojik ve tarihi kültürel miras olarak korunması gereken birçok yer büyüme, kalkınma saplantıları nedeniyle yok edilmektedir. Demokrasi ayaklarlar altına alınmakta, insanlar yerinden yurdundan edilmekte, nükleer santral gibi ölümcül bir enerji dayatılmaktadır.

Değerli basın mensupları,

Doğanın ve insanın sömürüsüne dayanan bu sistem, ekolojik ve sosyal yıkımı birlikte yaşamamıza neden olmakta.

Buradan AKP hükümetine sesleniyoruz, gezegenimizi ve tüm canlı yaşamını yok edecek ekolojik ve sosyal yıkımdan bizzat sorumlusunuz. Büyüme, kalkınma saplantınızla kurmak istediğiniz nükleer santrallar, termik santrallar, binlerce irili ufaklı HES'ler, her dağı delik deşik eden maden aramaları, fosil yakıtlara dayalı ulaşım politikalarınız, 3. köprü gibi çılgın projelerinizin anlamı yeni Somali'lerdir. Doğal varlıkları sadece ve sadece kâr etme aracı olarak gören tüm kapitalist devletler gibi siz de tüm canlıları yıkıma sürükleyecek iklim değişikliğinden sorumlusunuz. Bir Dünya Çevre Günün de yine karneniz baştan sona sıfırlarla dolu.

Bizler, ekolojik ve sosyal yıkımı önlemek için, şirketlerin ve onların sözcülüğünü yapan devletlerin değil; tüm canlıların ve insanların yaşam hakları için, henüz canlılığını ve çeşitliliğini sürdürebilen doğal yaşam alanları ve gezegenimizin geleceğinin her ne pahasına olursa olsun korunması için mücadele edeceğiz. Tek evimiz dünyanın şirketlerin kârları uğruna, kalkınma, büyüme uğruna yok edilmesine izin vermeyeceğiz.

Japonya'da bir inanışa göre dileğiniz ne ise gökyüzüne yükselen fenerler yerine gelmesini sağlarmış. Biz de bu sene Dünya Çevre Günü'nde dilek fenerlerimizi gökyüzüne bırakıyoruz. Doğanın ve insanın sömürülmediği, savaşın ve şiddetin olmadığı, suyun, temiz havanın ve toprağın tüm canlıların ortak zenginliği olduğu bir dünyanın yaratılması için mücadele edenlerin zaferinin yaşanmasını diliyoruz.

Başka bir dünya mümkün!

Küresel Eylem Grubu

SON SAYI