Maden ocaklarında çalışan işçilerin can güvenliklerini koruyamayan, Soma'da 301 işçinin ölümüne yol açan AKP hükümeti, Şişecam işçilerinin grevini "genel sağlık ve milli güvenliği bozduğu" gerekçesiyle durdurdu.
Daha önce Çaykur ve THY grevini erteleyen hükümet, şimdi de Şişecam grevini erteleyerek ezilenlerin ve işçilerin değil, sermayenin yanında olduğunu bir kez daha gösterdi.
12 Eylül darbesinin failleri yargılanmasına rağmen, 12 Eylül ürünü grev yasakları işçi sınıfına karşı bir saldırı mekanizması olarak hâlâ güncelliğini sürdürmekte. Grev yasakları, işçi sınıfının toplu sözleşme ve grev hakkını fiilen ortadan kaldırıyor.
Her fırsatta işçilerin ve ezilenlerin yanında olduğunu iddia eden, "ileri demokrasi"den söz eden hükümetin demokrasi anlayışı, sermayenin sınırlarıyla çevrilmiş durumda. Defalarca gördük ki; hükümetin en ufak bir işçi eylemine dahi tahammülü yok. Ya gaz bombalarıyla saldırıyor ya da Şişecam grevinde gördüğümüz gibi grevleri ertelemek suretiyle grevlerin etkisini yitirmesine yol açıyor.
Şişecam'daki grev yasağı, sermayenin sıkışmışlığını göstermekte. Bu sıkışıklığı işçi sınıfı lehine döndürmek, kazanmak mümkün.
Öncelikle, Şişecam işçisine yapılan bu saldırı, işçi sınıfına yapılmış bir saldırıdır. Bu nedenle sendikalar bu saldırı karşısında sessiz kalmamalıdır. Tüm konfederasyonlar grev yasaklarına karşı birleşmeli, cam işçileriyle dayanışma çağrısı yaparak, kazanana kadar grev yapmalıdır.
İşçi sınıfı ne zaman greve çıksa, hükümet sermayenin imdadına yetişmekte, keyfi yasalarla işçi hareketinin önünü kesmeye çalışmaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki, işçi sınıfı 12 Eylül'ün en baskıcı dönemlerinde bile grev yasaklarını grevle bertaraf etmeyi başarmıştır. Defalarca "işçi düşmanı" hükümetleri, partiler mezarlığına göndermiştir.
Aynı yolla bugün de işçi sınıfı grev yasaklarını çöplüğe atacaktır. İşçi düşmanı AKP de layık olduğu partiler mezarlığında yerini alacaktır.
Meltem Oral - Şenol Karakaş
DSİP Eş Başkanları
27.06.2014
