Hükümet ve MİT ile polis ve yargı arasındaki kriz sürerken, bugün sabah "KCK" operasyonları kapsamında KESK üyelerinin ağırlıkta olduğu 140'a yakın kişi gözaltına alındı.
Kürt siyasetçilerin, avukatların, basın çalışanlarının, sendikacıların ve Kürt halkıyla arasına mesafe koymayan akademisyen ve aydınların sindirilmeye çalışıldığı "KCK" operasyonlarının ne kadar büyük bir saçmalık olduğu, KCK yönetimiyle barış için görüşmeler yürüten MİT heyetinin de davaya dahil edilmesiyle bir kez daha ortaya çıkmıştı.
Bu dava kapsamında tutuklananların sayısı 7 bine yaklaştı.
Başbakan'ın birçok kez desteklediğini açıkladığı "KCK" operasyonları, Kürt halkının özgürlüğü için mücadele edenleri hedef almaya devam ediyor.
Hükümetin Kürt sorununa yönelik politikasındaki çelişki derinleşmiştir.
AKP'nin "KCK" adı altında yürüttüğü siyasi operasyonlarda tutuklanan Kürt siyasetçiler "suçlu" ise, bizzat KCK'nin yöneticileriyle görüşen devlet heyetinin "suçsuz" olduğunu kim, nasıl açıklayabilir?
Bu çelişkinin çözümü için iki ihtimal var: "KCK" operasyonlarının derhal durdurulması ve Kürt siyasetçiler için siyasî af ilan edilmesi, ki bu barışın yoludur; ya da barış ve diyalog sürecinin, bunu sağlamaya yönelik görüşmeleri yürüten devlet yöneticilerinin de dava kapsamına alınmasıyla tıkanması ve savaş isteyenlerin kazanması.
Barış isteyen herkes birinci seçenekten yana tutum almalı ve Kürt halkının haklı mücadelesine omuz vermelidir.
Hükümeti "KCK" adı altındaki baskı ve sindirme operasyonlarına son vermeye çağırıyoruz.
BDP'li tutuklu siyasetçilere, DİHA çalışanlarına, KESK üyelerine, İmralı görüşmelerini yapan avukatlara özgürlük!
DSİP Merkez Komitesi
13.02.2012
