Ozan Tekin - Covid-19 salgını, kapitalizmin kalbindeki kâr mantığının insanlığın varoluşuyla doğrudan karşı karşıya geldiği bir durum yarattı. On milyonlarca kişiyi etkileyen bir pandemi döneminde, ölümleri durduracak aşı bulunmasına rağmen, patent hakkı kaldırılmadığı ve üretim sınırlı kaldığı için insanlar önleyici tedavisi olan bir hastalıktan ölüyorlar.

Roni Margulies- Covid-19’un zengini farklı, yoksulu farklı vurduğunu, işvereni başka türlü, çalışanı başka türlü etkilediğini elbet biliyoruz. Zaten mevcut olan eşitsizlikler bir yandan kimin hasta olup kimin olmayacağını, kimin ölüp kimin ölmeyeceğini belirledi. Ama bir yandan da, pandemi mevcut olan eşitsizliklerin daha da derinleşmesine yol açtı, zengini daha da zenginleştirdi, yoksulu daha da yoksullaştırdı. Bunu da biliyoruz.

Melike Işık - Avcılığı, hayvan deneylerini, hayvan hapishanelerini, hayvan satışını, özetle hayvanları korumanın önündeki engellerin hiçbirini ortadan kaldırmayan Hayvanları Koruma Kanunu, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı. Bu yasanın hayvan haklarında “bir devrim” olduğunu iddia eden iktidar ve kanunu bir müjde gibi sunan yandaş basın, hayvanların lehine bir adım atıldığı izlenimini oluşturuyor. 

Peker videolarının izlenme sayısı 85 milyonu geçmiş. Son video iktidar açısından tehlikeli sularda seyahatin başladığının işareti. Ben sabah erken kalkıp videoyu izlediğimde benden önce 216 bin kişinin izlediğini görüp hayrete düştüm. 216 bin kişi ABD ve Türkiye tarafından aranan bir suçlunun İçişleri Bakanlığı'na çağrılıp hakkında tahkikat başladığının ve “çaktırmadan” yurtdışına çıkması gerektiğinin söylendiğini öğrendi...

Düşündüm de, hükümet sokağa çıkma yasağı uygulamış gibi yapıyor, halk sokağa çıkmıyormuş gibi yapıyor, hep birlikte mış gibi yapıyoruz ve müthiş bir mucize sonucu vaka sayıları düşüyor!

Roni Margulies - Salgın başlayıp da meselenin boyutları belli olduğunda, yani yaklaşık 13 ay kadar önce, neler düşündüğümü aşağı yukarı hatırlıyorum. Önce, “Hem aşı, hem ilaçlar, hem de pandeminin kendisi birilerini müthiş zengin edecek” diye gelmişti aklıma. Sonra da, “Kazanacakları paradan biraz feragat edip dünyadaki herkesin, parası olanın da olmayanın da aşılanmasını sağlayacaklar” diye hayal etmiştim...

Dila Ak - İstanbul Sözleşmesi (ve 6284 sayılı kanun) etkin bir şekilde uygulandığı takdirde kadını toplumsal olarak güçlendirecek ve cinsel kimlik ya da yönelimine bakılmaksızın şiddet mağdurunu koruyacak bir konuma sahip. Sözleşme oldukça talepkâr ve devletlere de epeyce büyük sorumluluk yüklüyor. Kadının sırf kadın olduğu için şiddete uğradığını kabul ediyor, yani kadın cinayetlerinin politik oluşunu kabul ediyor ve bunun önüne geçmek için bir dizi önlem talep ediyor.

Türkiye’de Merkez Bankasının özerkliğinden bahsetmek elbette mümkün değil. Ekonomideki her türlü tıkanmada, hükümetler önce Merkez Bankasının rezervlerini eritmiş, daha sonra para basmasını sağlamışlardır. Böylece kısa vadede bazı şirketler kurtarılmış, ama artan enflasyon nedeniyle, bu kurtarmaların bedeli başta işçi sınıfı olmak üzere tüm halka ödettirilmiştir. 

Irkçı saldırganlığın birisi genel diğeri biraz daha özel iki nedeni var. Genel nedeni, Türkiye’deki siyasal iklim. Türkiye’de hamaset yüklü bir dil kullanarak politika yapmak moda haline geldi. İktidar çevresinin nefret söylemleriyle hedef tahtasına oturtmadığı hemen hiçbir toplumsal kesim yok. Bir olayı düşmanlaştırmadan, “ihanet” kavramını kullanmadan, “hainler” demeden, soğukkanlı bir şekilde ele aldıklarına tanık olmak mümkün değil.

Şenol Karakaş - Meral Akşener etrafında ilginç bir tartışma yaşanıyor. Özellikle Akşener’in meclis kürsüsünden iktidara meydan okuyan sert konuşmaları, İYİP’i ‘Güçlendirilmiş parlamenter rejim’i savunmak temelinde bir araya gelmesi gerekli görülen ittifakın onsuz olunmaz parçası haline getiriyor birçok sol siyasal çevrenin gözünde.

Alt kategoriler

SON SAYI