Sosyalist Akım, muhalif lider Aleksey Navalny’nin hapse atılmasının ardından başlayan eylem dalgasını değerlendirdi.
İki haftalık gösteriler Putin rejimini sarsarken, 10 binden fazla kişi gözaltına alındı.
Ülkede daha önce 2011-2012’de Moskova’daki Bolotnaya Meydanı’nda ve daha sonra 2017, 2018 ve 2019’da da kitle gösterileri yaşanmıştı.
Sosyalist Akım’a göre, son haftalarda gördüğümüz eylemlerin bundan farklı yanları bulunuyor.
Bundan önceki yıllarda yaşanan gösterilerin başını entelijansiyanın temsilcileri oluşturuyordu ve kitle tabanı küçük burjuvazi idi. Bu kez farklı sosyal tabakalardan ve yaş gruplarından yoğun bir katılım yaşandı. Bu, devlete ilişkin gerginliğin ve kaygıların toplumun daha geniş kesimlerine yansıdığının bir göstergesi.
Ayrıca, bu kez gösterilerin coğrafi dağılımı çok daha çeşitliydi. İki büyük şehir olan Saint Petersburg ve Moskova’dan çok daha uzaktaki bölgelerde, Nizhny Novgorod, Kazan ve Novosibirsk gibi başka büyük şehirlerde de eylemler gerçekleşti.
Bir diğer fark ise aktivistlerin radikalleşmiş ve güvenlik güçlerine karşılık veriyor olmalarıydı. Birçok eylemde polisin saldırılarına karşı direnişler sosyal medyada geniş yankı uyandırdı. Protestoların liderleri “evlerine dönüp barışçıl olma” çağrısı yaparken göstericiler sonuna kadar mücadele etmek istediklerini ortaya koydular.
Sosyalist Akım, kendileri dahil birçok sol grubun da protestolara katılarak ajitasyon yaptığını ve hareketin içerisinde işçi demokrasisi yönünde genişleme taleplerini savunduklarını aktarıyor.
Muhalif siyasetçi Navalny mahkemede 2 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı. Bu karara itiraz için Moskova ve Saint Petersburg’da yine gösteriler oldu.
Hareket şu an ivmesini kaybetmiş olsa da, rejimin son gücüyle iktidara tutunmuş olduğu çok daha görünür oldu. Sosyalist Akım’a göre hükümet, iktidar mekanizmalarının sadakatiyle görevde kalmaya devam ediyor, ancak toplumun çoğunluğunu ideolojik olarak etkileme kabiliyetini yitiren Putin rejimi için çöküş kaçınılmaz.
