Devrimci Sosyalist İşçi Partisi'nin (DSİP) Genel Konferansı, 8 Aralık Pazar günü İstanbul'da toplanacak. 10 farklı şehirden DSİP üyelerinin bir araya geleceği konferans öncesi, DSİP MK üyesi Ozan Tekin, 2013'ten 2015'e kadar bir dizi özgürlük mücadelesinde yan yana gelenlerin özgürlükçü sol alternatifini oluşturmak için çaba sarf etmeye devam edeceklerini söylüyor.
Darbelere karşı mücadele edenlerin, çözüm sürecini ve Kürt halkının özgürlüğünü destekleyenlerin, 12 Eylül darbecilerinin hazırladığı anayasada gedikler açan referanduma "Yetmez ama Evet" diyenlerin, Arap devrimlerini savunanların, Gezi direnişinde özgürlük isteyenlerin partisi DSİP, önümüzdeki döneme daha güçlü ve daha örgütlü hazırlanmak için 8 Aralık Pazar günü Genel Konferansı'nı İstanbul'da gerçekleştirecek.
Marksist.org'a konuşan DSİP MK üyesi Ozan Tekin, konferansta bu dönemin politik başlıklarını ele alacaklarını belirterek, "AKP'nin yıkım politikalarına karşı direnişi, çözüm sürecinde Kürt halkının barış isteğine Batı'dan nasıl destek verebileceğimizi, 2015'te Ermeni Soykırımı'nı 100. yıl dönümünde Türkiye devletine nasıl kabul ettireceğimizi, arka arkaya gelecek seçim süreçlerinde değişim isteyenlerin sesini nasıl güçlendireceğimizi, Gezi direnişinin yarattığı iklimin bugün neyi ifade ettiğini tartışacağız" dedi.
Gezi direnişinin de gösterdiği gibi, neoliberal AKP'ye karşı ulusalcı CHP'yi alternatif olarak görmekten ziyade, gerçek bir özgürlükçü sol alternatife duyulan ihtiyacın daha da yakıcı hâline geldiğini dile getiren Tekin, "AKP'yi yenmek mümkün. Kürt halkı bunu yıllardır defalarca ispatladı. Batı'da ise Gezi Parkı aktivistleri hükümeti yenmeyi başardı. Tek tipçiliği savunan, AKP'yi sağdan eleştiren CHP-MHP bloğunun başarı şansı yok. AKP'yi geriletmek ve durdurmak için özgürlükçü, antikapitalist bir sola ihtiyaç var" ifadelerini kullandı.
11 ülkeden devrimci sosyalistlerin DSİP'in konferansına destek ve dayanışma mesajı yolladığını belirten Ozan Tekin, sözlerini şöyle bitirdi:
"Polonyalı yoldaşlarımız, dünyanın her yerinde adaletsizliğe, yoksulluğa, resmi politikalara milyonların öfke duyduğunu ve bizlerin hem bu öfkenin bir parçası olup hem de bu öfkeyi gerçek mücadelelere çevirdiğinin altını çizerek, bu öfkenin yeterli olmadığını hatırlatıyorlar. Sadece bu öfkenin değil, tüm önemine rağmen, yalnızca kitlesel mücadele dalgalarının da yetmediğini söylüyorlar. Mücadeleyi ve sonunda dünyayı kazanmak, kapitalizmi imha edip onun yerine gerçekten demokratik bir toplum yaratmamız için örgütlü olmamız gerek. Konferansımız bir yandan da örgütlülüğümüzü geliştirmenin yollarını arayacağımız, tartışacağımız bir platform olacak."
